21 Aralık 2014 Pazar
13 Aralık 2014 Cumartesi
Anlatılanlardan çok , anlatanın dedem olması , yakın tarihe ayna tutması ve yaşanılmış deneyimlenmiş şeylerin aktarılması açısından heycanlandırıyor beni bu röportaj.Giyiniyoruz önce sımsıkı malum yaş epeyce var.Alıp götürüyorum onu yağmur sonrası sapsarı yaprakların yerlere uzandığı küçük bir parka. Ellerde demli çay başlıyoruz sohbete Size de okuması kalıyor keyifle ....
Üşüyormusun dede ? Çayını hemen yudumla istersen...
Yok be sende amma yaptın İyi oldu dışarı çıktığımız , yürüdüğümüz Her yere arabayla gidiyoruz Kapalı binalar sıkıldım evde.Bizim köy böyle mi!
Antalya'da bir zamanlar farklıymış ama
Ahh ahh buralara eşeklerle gelirdik biz arpa buğday satmaya Her taraf ormandı Kaleiçi'nde bir han vardı Geleni giden orda soluklanırdı
Ya şimdi ?
Şimdisi mi var yolda yürümeye korkuyorum İnsandan çok araba var Eskiden herşey başkaydı Şimdi kapı çalındığında açmaya çekiniliyor O zaman insanlarda bir muhabbet vardı Akşamları gelen gidenden evler boş kalmaz Çırasını alan sokağa çıkardı
Askerliği Balıkesir'de mi yapmıştın dede ?
Evet Balıkesir Bandırma'da Dün gibi ... Tamı tamına 3 yıl Şimdi ki askerlikte ne var! Karavana olurdu Doğru düzgün yiyecek birşey yoktu Terhisime yakın bol bol ekmek çıkmaya başladı Bazen bölük konaklayacak yer bulamazdı
2.Dünya Savaşı yılları değil mi ?
Evet çok şükür geçti gitti Yokluk zorluk çabalama vardı Vardı ama o zamanlar bir selamın hatrı muhabbet sohbetin tadı vardı Ben santralde görevliydim .İzne kurrayla gelinirdi Radyonun başında harp haberlerini dinlerdik
Peki ya İstanbul?
Bazen İstanbul'a gelirdim Şimdiki gibi herşey oradaydı.Hastahaneleri çok iyiydi Devlet hastahanelerinde yabancı doktorlarda vardı Bir kere boğazımı muayene ettirmiştim Görevli dinamoyu çevirip ışık veriyor Doktor boğazıma bakıyordu Şimdiki gibi köprüler yoktu Trafik çileli değildi Daha çok yeşil vardı.Tramvayla gezmek büyük işti
Çok şey değişti tıpkı insanlar gibi ...
Evet tadı tuzu kalmadı ama çok şükür en önemli şey sağlık Sevdiklerimiz , onların yanında olmak İnsan zaten ne isterki başka üç günlük dünyada İki tatlı söz hoş muhabbet Önemli olan güzel hatırlanmak...
Çayını içmedin ama soğudu.
Soğuyacaktır zaar! Havaya baksana ben bile üşüdüm Hadi gidelim aslan oğlum benim!
Bizde seni çok seviyoruz dede Allah nice güzel seneleri hep birlikte sağlık ve afiyetle geçirmeyi nasip etsin ...
Amin
Üşüyormusun dede ? Çayını hemen yudumla istersen...
Yok be sende amma yaptın İyi oldu dışarı çıktığımız , yürüdüğümüz Her yere arabayla gidiyoruz Kapalı binalar sıkıldım evde.Bizim köy böyle mi!
Antalya'da bir zamanlar farklıymış ama
Ahh ahh buralara eşeklerle gelirdik biz arpa buğday satmaya Her taraf ormandı Kaleiçi'nde bir han vardı Geleni giden orda soluklanırdı
Ya şimdi ?
Şimdisi mi var yolda yürümeye korkuyorum İnsandan çok araba var Eskiden herşey başkaydı Şimdi kapı çalındığında açmaya çekiniliyor O zaman insanlarda bir muhabbet vardı Akşamları gelen gidenden evler boş kalmaz Çırasını alan sokağa çıkardı
Askerliği Balıkesir'de mi yapmıştın dede ?
Evet Balıkesir Bandırma'da Dün gibi ... Tamı tamına 3 yıl Şimdi ki askerlikte ne var! Karavana olurdu Doğru düzgün yiyecek birşey yoktu Terhisime yakın bol bol ekmek çıkmaya başladı Bazen bölük konaklayacak yer bulamazdı
2.Dünya Savaşı yılları değil mi ?
Evet çok şükür geçti gitti Yokluk zorluk çabalama vardı Vardı ama o zamanlar bir selamın hatrı muhabbet sohbetin tadı vardı Ben santralde görevliydim .İzne kurrayla gelinirdi Radyonun başında harp haberlerini dinlerdik
Peki ya İstanbul?
Bazen İstanbul'a gelirdim Şimdiki gibi herşey oradaydı.Hastahaneleri çok iyiydi Devlet hastahanelerinde yabancı doktorlarda vardı Bir kere boğazımı muayene ettirmiştim Görevli dinamoyu çevirip ışık veriyor Doktor boğazıma bakıyordu Şimdiki gibi köprüler yoktu Trafik çileli değildi Daha çok yeşil vardı.Tramvayla gezmek büyük işti
Çok şey değişti tıpkı insanlar gibi ...
Evet tadı tuzu kalmadı ama çok şükür en önemli şey sağlık Sevdiklerimiz , onların yanında olmak İnsan zaten ne isterki başka üç günlük dünyada İki tatlı söz hoş muhabbet Önemli olan güzel hatırlanmak...
Çayını içmedin ama soğudu.
Soğuyacaktır zaar! Havaya baksana ben bile üşüdüm Hadi gidelim aslan oğlum benim!
Bizde seni çok seviyoruz dede Allah nice güzel seneleri hep birlikte sağlık ve afiyetle geçirmeyi nasip etsin ...
Amin
2 Aralık 2014 Salı
''Önemli
olan kafalarda engel olmaması '' Bu sözler 24
yıldır omurilik felçlisi olarak hayatını devam ettiren ve iki yıl önce
kardeşine yaptığı organ bağışıyla basında da geniş yer bulan Gonca Sunay'a
ait.Sunay ile Dünya Engelliler
Günü'nde,konuya dikkat çekmek amacıyla samimi bir sohbet gerçekleştirdik
Öncelikle
duyarlılığınız için sizi kutlarken , bize biraz kendinizden bahseder misiniz?
Çok
teşekkür ederim Faal bir çalışma hayatı yaşarken , 1990 yılında geçirmiş
olduğum trafik kazası sonrası hayatımı omurilik felçlisi olarak devam
ettirmekteyim
HAYATTAN HİÇ KOPMADIM
Kaza
sonrası da çalışmaya devam ettiniz mi?
Elbette
hayattan hiç kopmadım ben Ne çalışma hayatından nede sosyal yaşantımdan
birşeyler eksilmedi Ticaret lisesi mezunuyum Kısa bir süre özel bir kurumda
muhasebeci olarak çalıştıktan sonra bir bayan arkadaşımla kendi büromuzu açtık
Zorlandığınız zamanlar olmuştur muhakkak
Olmaz
mı Mesela kazadan sonra 9 ay sırt üstü yattım Bu süreci yattığım yerden el işi
yaparak geçirdim ama hiç pes etmedim Hiçbir şeyimden ödün vermeden hatta
sosyalitemi arttırarak yaşamımı sürdürdüm
Her
zaman pozitif olma taraftarısınız sanırım
Gayet
tabi Hayatta herkesin sıkıntıları başka başka Şükretmek pes etmemek gerek
Kardeşinize
yaptığınız organ bağışına gelecek olursak,nasıl karar verdiniz ? Süreç nasıl
işledi?
Kardeşim
2009 yılında diyaliz hastası oldu.Omurilik felçlisi ve tekerlekli sandalyeye
bağlı yaşamımı sürdürdüğüm için bağış yapamayacağımı sanıyordum.2012 yılının
Ekim ayında Medikalpark Antalya'da görev yapan Alper Hoca ve ekibinden
kardeşimden habersiz bilgi aldım ve durumumun organ bağışına engel olmadığını
öğrendim
ZOR İKNA ETTİK
Kardeşinizin
durumu kabul etmesi zor olmuş sanırım
Evet
başlangıçta kabul etmedi ama uzun uğraşlar ve anlatımlar sonrasında ikna etmeyi
başardık
Sonra...
Sonra
yapılan tetkikler ve 3 gün içinde gerçekleşen ameliyat süreci
Neler hissettiniz bu süreçte ?
Sadece
kardeşimin eski sağlığına kavuşmasını istiyordum Tek düşüncem buydu Ayrıca
ameliyatı gerçekleştiren Alper Hoca bugüne kadar 3000 e yakın nakil gerçekleştirdiğini
ama benim bir ilk olduğumu söyledi Bende ona teşekkür edip 'Önemli olanın
kafalarda engel olmaması ' gerektiğini söyleyince çok duygulandı.
Peki ya operasyon sonrası ?
Operasyon
sonrası dikkat edilmesi gereken ve uygulanan birtakım şeyler var ama bununla
ilgili zaten doktorlar bilgi vermekteler Şuan çok şükür ki ikimiz de iyi ve
sağlıklıyız.
Göstermiş olduğunuz duyarlılık ,konuya oluşturduğunuz farkındalık ve samimi
sohbetiniz için çok teşekkür ediyorum Birçok insana umut oluyorsunuz.Röportajı
bitirmeden önce son olarak Dünya engelliler gününde, eklemek istediğiniz
birşeyler var mı ?
Ben
teşekkür ederim Hayat hem çok kısa hem çok uzun değerini,önemini bilmek ve
hakkıyla yaşamak gerek Unutulmamalıdır ki her birey bir engelli adayıdır İnsanların
biraz daha anlayışlı ve duyarlı olmaları gerektiğine inanıyorum.
Ayrıca
şunu belirtmeliyim ki sağlıklı kişiler, engellilere acıyarak yaklaşmamalılar
Bizler sağlıklı bireylerin yaptığı
birçok işin üstesinden gelebilecek güçteyiz.Herkese sağlıklı ,mutlu ve kaliteli
bir yaşam diliyorum.29 Kasım 2014 Cumartesi
Şeref Mayası
Süregelen yasam tarzının verdiği buhranla yaşamaya devam
ederken karıştırdığım online gazeteler canımı bir haylı sıktı. Sanal alemde çok
fazla zaman harcayıp giderek androidleştiğimiz ama bunun gereklilik saydığımız
şu dönemde facebook dan uzak tweetr dan ırak hatta tv den ve ülke
gündeminden bir haber , toprak kokulu köyümde geçirdiğim tatilinin
ardından koşturmaca başlıyor... Yaşadığınız, yer aldığınız her olay hayat
puzzle nın tamamlayıcı bir parçası sanki eksikse eksiksiniz...
Her
yıl çekinmeden ziyaret eden istenmeyen misafirimiz grip banada
uğramış hastahane yolunu tutmak zorunda bırakmıştı Saatlerimi harcayıp
acaba
nasıl sıra beklemeden muayene olmanın uyanıklığının sökmemesi ve
cin olmadan adam çarpma çabalarımın işe yaramaması sonucu
aldığım sıcak çayı yudumlarken yaslı bir kadının sessizce akıttığı
gözyaşları çekti dıkkatimi Belliki onuruna dokunmuştu birşeyler belliki
kanatmıştı yüreğini .. Haketmemişti yaşadıklarını ...
Merhaba
dedim usulca iyi misin teyzem? Cebinden çıkardığı eski mendiliyle
sildi gözlerini toprak kokuyordu can kokuyordu koca çınar ...Doktora
gelmişti Ankara’dan oğlu buradaydı durumunu anlatmıştı ...Mutluydu
huzurluydu Görecek günlerinin olduğunu öğrendiğine...Taki oğlu aynı gün biletini
alıp dönmesini isteyene kadar...Çok gücüne gitmişti .Bu yüzdendi
akıttığı gözyaşları.Cümlesini tamamlamaya bile gerek görmedi yaşlı
kadın... Osmanlı kadınıydı eski topraktı güçlüydü ardına bile bakmadı
giderken ...
Uzun uzun yorumlamak istemedim nedense . Nedense doğrunun tek olduğuna inanmak
gelmedi içimden bu sefer... Yetiştirmeye ailenin önemine olan inancım sarsıldı
Tek mesele mayadaydı... İnsan hamurundaki şeref mayasında...
MEHMET CAHİT SUNAY
23 Kasım 2014 Pazar

Özlem Karagül uzun yıllar başarıyla yürüttüğü radyoculuk ve televizyon yaşamına 7 şarkılık koskoca bir albümü ekleme kararını neden aldı : ) ?
Evet çılgınlık değil mi bu.Hele ki bu dönemde.Herkes tek şarkılık single yada maxi single çıkartırken,full albüme girmek gerçekten deli cesareti gibi : ) Ama sanırım bu 7 şarkıya gerçekten çok güvendik ve bizi asıl cesaretlendiren de tam olarak buydu.Ayrıca özellikle büyük üstad Selami Şahin'in sesim ve yorumumla ilgili verdiği tam not,mutlaka bir albüme girmem konusundaki önerisi beni bu albüm fikrine daha bir yaklaştırdı ve asıl nokta atışı,albümümde okumam için verdiği müthiş bir ayrılık şarkısıydı ancak o şarkıyı kısmet olursa 2.albüme koyacağız.sürpriiizz ; ) Ayrıca radyo ve TV benim herşeyim biliyorsun özellikle de radyo fakat Türliye'de radyolar ve radyoculuk artık esprisini tamamen kaybetmiş durumda.İlk yıllar süperdi ama artık maalesef öyle değil,ben belki de en güzel dönemlerinde radyoculuğu hakkıyla yapıp bu işten ciddi maddi manevi kazanımlardan sonra e artık yeter dediğim bir noktada bıraktım.Ha bu arada albüm yapmam konusunda dinleyicilerimin de ciddi bir baskısı oldu onu da söylemeden geçemeyeceğim:)
Biraz öğrencilik yıllarınızdan bahsedelim mi ? Nasıl bir öğrenciydi Özlem Karagül,unutamadığınız bir anınız var mıydı ? Ayrıca okul yıllarınızda da müziğe ilgi duyuyor muydunuz?
Öğrencilik yıllarım süperdi,çok çalışkan,disiplinli ve cok düzenli bir öğrenciydim.Okul 1.liği ve 2.liği aldığım dönemler çoktu.85'in altında not almayı kendime yediremez bunu başarısızlık sayardım:)Başarımı,dersi derste dinleyip,evde sadece 1 saat tekrar yapmaya borçluydum tüm öğrencilere tavsiyemdir;)Unutamadığım anı çok tabi ancak özellikle birini unutamıyorum.Çok sevdiğim bir edebiyat öğretmenim vardı hatta bazen ders yapmaz sınıfta benden şarkı söylememi isterdi:)Ve bana hem Türkçe'yi düzgün kullanıyor olmamdan dolayı,hem de müzikal anlamdaki sesime ve de yorumuma dair,"Özlem, kızım sen birgün ya çok iyi bir spiker-sunucu,ya da çok başarılı bir ses sanatçısı olacaksın" demişti.Sanki kalbine doğmuş gibi her iki meslek de nasip oldu bana:)Umarım girdiğim bu zorlu yolda da başarıyı yakalarım.Evet müziğe ilgim çok küçük yaşımdan buyana vardı,okul yıllarımda da devam etti.Bağlamaya merak sarmıştım babam da beni kırmayıp bağlama dersler aldırdı bana.Ayrıca okul müsamerelerinden hem bağlama kadrosunda,hem koroda,hem de solo olarak sahne alan tek öğrenciydim diyebilirim:)
Albüme dönecek olursak Ahmet Selçuk İlhan , Alihan , Ayşenur Yazıcı gibi isimlerle çalıştınız Nasıl bir süreçti?
İnanılmaz güzel,heyecanlı,yorucu ve bir o kadar da eğlenceli bir süreçti.Tabi ki çok da gurur verici bir çalışmaydı bu benim için,cünkü bahsi geçen isimler bu ülkede kendi kulvarlarında başarılı,saygın,bir döneme damgasını vurmuş ve hala çok ciddi kitleleri olan isimler.Onların bana,sesime,yorumuma ve bu albüme güvenip eserlerini vermeleri ve de o eserleri icra etmek benim için büyük bir onur.Ahmet Selçuk İlkan,Yılmaz Tatlıses,Ayşenur Yazıcı,Sonat,Uğur Bayar,Alihan,Mehmet Aslan,Namık Kızılırmak,Tuncer Küpeli,Sinan Özşeker,Sedat Erdoğdu,müzik yönetmenim Fatih Doğaner,Aranjörüm Hüseyin Arapoğlu,Emrah Moğulkoç,Klip yönetmenim Yekta Özbilen,Özdemir Plak Cafer Özdemir,menajerim Muharrem Yıldırım ve elbette ki albümde yeralan şarkılarıma çalan,onlara adeta hayat veren tüm müzisyenlere hepsine minnettarım.Buradan birkez daha teşşekkür ediyorum kendilerine.Görüldüğü gibi dev bir kadroyla çalıştık.
İlk klip Ayşenur Yazıcı imzalı Bende Soyadın Kalmış'a geldi Yurtdışında da yoğun bir ilgi olduğunu duydum Özellikle İran'da doğru mudur ?
Evet doğru duymuşsun,senden de birşey kaçmıyor Mehmet:)Evet ilk klip senin de söylediğin gibi Ayşenur Yazıcı ve Sonat imzası taşıyan müthiş bir ayrılık şarkısı.Malum boşanmaların giderek daha da arttığı günümüzde,ayrılan çiftlerin ciddi anlamda etkisinde kaldıkları ve ağlayarak dinledikleri bir şarkı.Kesinlikle ilk klip bu şarkıya gelmeliydi "Bende soyadın kalmış" Yurtdışında da ilgi çok güzel İran,Azerbeycan'da kendilerine ait bazı sitelerde çok tıklanma almış ve de onbinlerce download edilmiş,oradaki radyolarda da şarkılarımiz çalınıyormuş çok sıklıkla.Hatta fanlarım bile oluşmuş öyle ki mesajlarıyla ulaşıyorlar menajerime.Bunlar çok güzel detaylar ki daha yolun çok başında olmamıza karşın.Bu arada söylemeden geçemeyeceğim Facebook'ta 1 haftada yaklaşık 150 bin tıklanmış bu klip.Başlangıç için çok iyi
Rol model olduğunu düşünüyor musun ? Sanatçıların böyle misyonları olduğuna inanır mısın ? Bu yolda ilerlemek isteyenlere tavsiyeleriniz neler?
Aslında evet ukalalık olmasın-ki hiç değilimdir aksine mütevazı olmak eastır benim için -ama benden iyi bir rol model olur gibi geliyor:)Birkere yıllardır medya camiasında mücadele edip,sayısız ödüllerin sahibi olmak,bunu her türlü zorluğa rağmen tek başına başarmak kolay olmadı.Şimdi de başka zorlu bir yol ve hedefi bu yolda da başarıya ulaşmak olan yine yeni bir ben.Tamamen gladyatör.Al sana bir rol model işte:)Aslında her sanatçıya yüklenmiş bir misyon var,bir rol model alma arzusu hayranlarında,onlar gibi yaşamak,onlar yapıyorsa demek ki doğru inanışı,onlar gibi giyinme vs vs iyi yada kötü taraflarını örnek alma ya da almama.Yani örnek aslında herşeyiyle sanatçı,duruşuyla,konuşmasıyla,sosyal ve özel yaşamıyla .Hele ki Türkiye'de bu çok hassas ve yaygın bir durum.Sanatçı bu noktada önemli bir misyoner elbette. Bu yolda ilerlemenin tek şartı gerçekten sesiniz ve yorumunuzun olması buna yürekten inanmanız ve sizi dinleyenlerin inanması.Sesin torpili olmaz,ses sonradan kazanılan birşey asla değil sadece varolan sesinizi terbiye edebilir,daha da güçlenmesi için çalışırsınız zira gerçekten iyi bir sesiniz yada yorum gücünüz yoksa teknolojinin de sesiniz için yapabileceği şey de sınırlı:)Yani ses şart,ardindan çalışmak,yılmamak,doğru şarkı seçmek ve doğru insanlarla bu yola çıkmak.Biraz da şans tabi hatta şans önemli bir faktör.Henüz ilk albümüm ve başarılı olmak adına kaliteyi esas bildik ve çok kalteli bir iş çıkarmaya özen gösterdik,bu yolda ilerlemek için tüm şartlar ve donanıma sahibiz ekibimle birlikte bakalım şans bize ne ölçüde yaklaşacak bundan sonrası artık biraz da şansa kalıyor belki de:)
Benim , tv ve radyo yıllarımdan tanıdığım Özlem , neşeli şen şakrak hayata pozitif bakabilen zorluklarla mücadeleden kaçmayan eğlenceli bir o kadarda başarılı bir kızdı Yıllar birşeyler kattı mı yada neleri değiştirdi sende ?
Evet aynen öyle içi dışi bir,dost canlısı,şen şakrak,her türlü zorluğa çelme takan,pozitif biriyim hala:)Hayat bazen yorsa da,dostum dediğim insanlar her defasında hayal kırıklığına uğratsada beni dönem dönem,yine de el çekmedim hayattan,insanlara güvenmekten,zorluklarla mücadeleden,inadına gülümsemekten,başarılı olmamam için karşıma çıkan tüm engelleri aşmaktan ve tüm bunlar seni daha da kamçılıyor,azim,mücadele,başarı böyle geliyor.Yıllar bana çevremde kimlerin gerçek dost yada olmadıklarını gösterdi,kimlerin başarılarımda yanımda olduğunu,kimlerin kıskançlık yapıp,bundan rahatsız olduğunu gösterdi,evet çok acı ama gerçek bu.Özellikle bu albüm gerçek dostlarımı görmemde çok büyük bir pay sahibi oldu.Ama beni bu durum daha da güçlendirdi;)
Bu içten sohbet için çok teşekkür ediyoruz Başarılarla dolu kariyerinde şans ve güzellikler seni hiç yalnız bırakmasın ...
Ben teşekkür ederim Mehmetciğim,bu güzel sohbet için.Çok keyifli ve eğlenceli oldu benim için de.Bu güzel dileklerin ve iyi niyet duygun için de ayrıca minnettarım.Hepimizin hangi sektörde olursak olalım şansa ve düzgün insanlarla karşılaşmaya ihtiyacımız olduğu ülkemiz koşullarında umarım tüm güzellikler hepimizin olsun,Allah iyileri korusun, kötüler kimin umrunda ; )Tüm dinleyenlerime ve sana en derin sevgiler.
21 Kasım 2014 Cuma
Postmodern Çağdaşlık
Teknolojinin, zamana paralel olarak
gelişmesiyle insanlara kabul ettirdiği monoton yasam tarzının sonucu saatlerimi
harcadığım sanal alemdeki yolcululuğuma ara verip biraz sohbet etmem gerekli
sanırım. Fazlamı koptum hayattan ne! Oku ,araştır, dinle ,izle, çalış, hazırla
tartış sürekli bir koşturmaca halinde metropolitan insanları… Belki de uzay
çağının gerekliliği bu kim bilir yakında bilim teknik dergilerinde ortaya atilan
tezler gibi haplarla beslenmeye baslarsak şaşmayın!
Gazetelere göz atıyorum yine sağ sol demeden, her kesimden herkesi okuyup antipati kurmaya çalışıyorum. Hakli haksizi seçmeden doğru yanlışı bulmadan perspektif bir pencereden… Derken gözüme bir haber takılıyor bizimkiler yine Türk yürüyüşündeler. Anlayamadığım nokta, her zaman övündüğümüz vatanımızın üçüncü sınıf muz ülkelerinin anlamsız reklam çalışmalarını yürüttüğü caddelerde tanıtılmaya çalışılması. Gelişmiş olduğunu iddia eden hic bir ülke bu tarz şeylere gerek duymaz. Duymamalı! çünkü onlar tanıtımlarını ayni caddelerde dünyanın kabul ettiği markalaşmış arabalarıyla, is dünyasında kullanılan teknolojik aletlerle yada farklı sektörlerdeki gelişmişlikleriyle yapmaktalar. New york sokaklarında eli bayraklı yürüyerek değil.
Derken çağdaşlığıyla övünen bir gazeteye takılıyorum ana sayfada ülke gündemini oluşturabilecek büyük bir haber var “Oyuncuya utandıran dekolte yorumu!!” Hemen sağında ic çamaşırı defilelerindeki kazaları!! Bu mudur çağdaşlık! Bu mudur modernlik! Elit olmak ! Hemen üstündeki magazin sütunda podyumların son gözdesinin ask hayati! Neden önemlidir ki bütün bunlar. Nasıl bir girdaba çekiliyor genç nesil! Simdi soruyorum size avrupya çağdaşlığı, modernliği ,müziği, kültürü hatta sabun kullanmayı bile öğreten atalarımızın kemikleri sızlamıyor mu sizce bu mudur avrupayi olmak bu mudur çağdaşlık bu mudur Atatürkçülük soruyorum …
Gazetelere göz atıyorum yine sağ sol demeden, her kesimden herkesi okuyup antipati kurmaya çalışıyorum. Hakli haksizi seçmeden doğru yanlışı bulmadan perspektif bir pencereden… Derken gözüme bir haber takılıyor bizimkiler yine Türk yürüyüşündeler. Anlayamadığım nokta, her zaman övündüğümüz vatanımızın üçüncü sınıf muz ülkelerinin anlamsız reklam çalışmalarını yürüttüğü caddelerde tanıtılmaya çalışılması. Gelişmiş olduğunu iddia eden hic bir ülke bu tarz şeylere gerek duymaz. Duymamalı! çünkü onlar tanıtımlarını ayni caddelerde dünyanın kabul ettiği markalaşmış arabalarıyla, is dünyasında kullanılan teknolojik aletlerle yada farklı sektörlerdeki gelişmişlikleriyle yapmaktalar. New york sokaklarında eli bayraklı yürüyerek değil.
Derken çağdaşlığıyla övünen bir gazeteye takılıyorum ana sayfada ülke gündemini oluşturabilecek büyük bir haber var “Oyuncuya utandıran dekolte yorumu!!” Hemen sağında ic çamaşırı defilelerindeki kazaları!! Bu mudur çağdaşlık! Bu mudur modernlik! Elit olmak ! Hemen üstündeki magazin sütunda podyumların son gözdesinin ask hayati! Neden önemlidir ki bütün bunlar. Nasıl bir girdaba çekiliyor genç nesil! Simdi soruyorum size avrupya çağdaşlığı, modernliği ,müziği, kültürü hatta sabun kullanmayı bile öğreten atalarımızın kemikleri sızlamıyor mu sizce bu mudur avrupayi olmak bu mudur çağdaşlık bu mudur Atatürkçülük soruyorum …
14 Kasım 2014 Cuma
Yağmur ve Ihlamur
Yağmuru
seyrediyorum. Demlenmiştir herhalde ıhlamurum.Kokusu bile yetiyor içimi
ısıtmaya Alıp götürüyor uzaklara
Gözlerim
pencerede şehre bakıyorum Aklımda şairlerin yorgun dizeleri.Ona soran yok
halini Oysa kimleri niceleri gördü geçirdi bizler gibi..Nede hırçın ağaçlar
Neler anlatıyor dinlemesini bilene
Derken
küçük bir çocuk takılıyor gözüme.Annesinin elini sımsıkı tutmuş , kim bilir
hangi düşlerin peşinde.Az ilerisinde yaşlı bir teyze.Karşıdan karşıya geçmenin
derdinde .Ah birde yardım eden olsa , hazır duaları dilinde ama nerdee
Peki
ya sürücülere ne demeli ? Belli ki
yormuş iş günü hepsini Gergin halleri trafiği bile kitledi Uzun uzun çekiyorum
içime ıhlamurumun kokusunu.Yudumlarken sıcacık bardağımı , dalıyorum düşlere.
Ne
garip şey şu hayat ! Biraz şaka biraz gerçek acaba kaç nefes daha var yağmuru
seyredecek ...
12 Kasım 2014 Çarşamba
Mental Aritmetik Nedir ? Neden Önemlidir ?
Mental
Aritmetik 5-13 yaş arasındaki çocukların beyinsel gelişimlerini destekleyen
konsantrasyon ve dikkat sorunlarının giderilmesine katkı sağlayan bir sistemdir.Aynı zamanda matematik
dersine de destek olmaktadır.Bilindiği üzere kişinin fiziksel ve zihinsel gelişiminde
bu yaş diliminin önemi büyüktür.
Abaküs
kullanımının ilk seviyeyi oluşturduğu bu sistem, beynin sağ ve sol loblarını
çalıştırmakta hızlı düşünme ve pratik işlem yapma özelliğini ön plana
çıkarmaktadır
Programın ilerleyen evrelerinde parmak ve kart kullanımlarına geçilir Burada amaç,abaküsü
görselleştirip beyne atmaktır .Ayrıca program ,saniyeler içerisinde üç basamaklı
sayıların çarpımı toplaması ve bölümü gibi matematiksel işlemleri kağıt kalem
kullanmadan yaptırabilir hale gelirken matematiği sevdirmekte ve çocuklara
özgüven aşılamaktadır.
18 Ekim 2014 Cumartesi
C # ve . Net Nedir ? Nerelerde Kullanılır ?
Nesneye dayalı dinamik ve güvenilir olma gibi özelliklerle ön plana çıkan C # , Microsoft tarafından oluşturulan üst seviye bir programlama dilidir
Bilindiği üzere birçok programlama diliyle çalışma ve uygulama geliştirmeye olanak sağlayan .net ile hem windows hem de web tabanlı farklı projelere imza atılabilmektedir Bununla birlikte .Net Framework ve C# birbirine karıştırılmamalıdır.C#, nesne yönelimli olup , diğeri ise C# için geliştirilmiş bir çalıştırma platformudur.
Ortak platformlarda taşınabilir olan java programlama dili ile de birçok benzerliğe sahiptir ayrıca nesnelerin sınıflar halinde yazılı olması programcıya büyük kolaylık sağlamaktadır
Windows form uygulamalarından , mobil programlamalara web servislerinden , konsol ve web form uygulamalarına kadar birçok alanda ki çalışmalara olanak sağlamaktadır
Unutulamalıdır ki hangi programlama diliyle ve hangi platformda çalışılırsa çalışılsın doğru algoritma hazırlamak önem taşımaktadır...
Mehmet Sunay
Nesneye dayalı dinamik ve güvenilir olma gibi özelliklerle ön plana çıkan C # , Microsoft tarafından oluşturulan üst seviye bir programlama dilidir
Bilindiği üzere birçok programlama diliyle çalışma ve uygulama geliştirmeye olanak sağlayan .net ile hem windows hem de web tabanlı farklı projelere imza atılabilmektedir Bununla birlikte .Net Framework ve C# birbirine karıştırılmamalıdır.C#, nesne yönelimli olup , diğeri ise C# için geliştirilmiş bir çalıştırma platformudur.
Ortak platformlarda taşınabilir olan java programlama dili ile de birçok benzerliğe sahiptir ayrıca nesnelerin sınıflar halinde yazılı olması programcıya büyük kolaylık sağlamaktadır
Windows form uygulamalarından , mobil programlamalara web servislerinden , konsol ve web form uygulamalarına kadar birçok alanda ki çalışmalara olanak sağlamaktadır
Unutulamalıdır ki hangi programlama diliyle ve hangi platformda çalışılırsa çalışılsın doğru algoritma hazırlamak önem taşımaktadır...
Mehmet Sunay
3 Ekim 2014 Cuma
Sevilen
Şair Güzide Havva Güçyetmez,yaşadığı zorlu hastalık süreci ardından gelen
duygusal değişim 'İçimdeki Senfoni'yi' Mehmet Sunay'a anlattı...
Seversem
En yüce sevgiyi veririm
Gülersem
En şen kahkahayı
Ağlarsam
En derin acıyı bilirim
Hiç pişman olmadım hayatta
Bir candım Üç can taşırım bağrımda
Bir koyup bin almadım ama
Üç canım can kattı hayatıma
Güzide Havva Güçyetmez
En yüce sevgiyi veririm
Gülersem
En şen kahkahayı
Ağlarsam
En derin acıyı bilirim
Hiç pişman olmadım hayatta
Bir candım Üç can taşırım bağrımda
Bir koyup bin almadım ama
Üç canım can kattı hayatıma
Güzide Havva Güçyetmez
Sizi kısaca tanıyabilir miyiz?
Öncelikle
tüm okuyucularımıza sevenlerime sizin aracılığınızla merhaba demek istiyorum.Antalya'nın Alanya ilçesi doğumluyum Öğrencilik
yıllarımdan bu yana içimde hep konservatuara gitme isteği taşımama karşın
farklı sebeplerden ötürü bunu gerçekleştiremedim ancak en büyük tutkum olan
kemandan vazgecmedım Evlendikten sonra
lise ve üniversite eğitimimi dışardan(açıköğretim) tamamlayıp uzun yıllar
devlet kurumlarında görev aldım.
Nedir
bu 'İçinizdeki Senfoni' ?
Her
şiir kişinin yüreğinin senfonisidir aslında.Hayattaki herşey önemli ama en
önemli şey nefes alabilmek eğer nefes alabiliyorsanız hayattaki herşeyin
üstesinden gelebilirsiniz Bu kitap bana , geçirdiğim zorlu hastalık günlerinin
ardından çocuklarımın anneler günü hediyesi Kapaktaki kız ise beni temsil ediyor Keman çalarken hep
kendimin yıldızlarda dans ettiğni düşünürdüm.
Çok
geçmiş olsun . Rahatsızlığınızdan haberim yoktu
Evet
birçok insanın korktuğu o illet hastalık benimde kapımı çaldı ama asla isyan
etmedim Hastalığımı sevdim ben.Şükrettim dua ettim Hayatımın hiç bir döneminde
,gözyaşına olumsuzluklara ve pes etmeye yer yoktu Herşeyi özümsemeyi öğrendim
Üzüntülü herşeyi sildim O hastalıkla böyle baş ettim ve atlattım.Birde müzik, biliyorsunuz
kuşlar bile yemek yemeden önce şarkı
söylerler.Tedavi sürecime büyük katkısı oldu
Şiir
yazmaya ne zaman başladınız ?
İnanın
çok uzun zaman oldu 1000 e yakın şiirim , yayın aşamasına hazırlanan hikaye ve
deneme kitaplarım var...
Her
şiirin bir hikayesi vardır.Sizin için özel olanlardan birinin hikayesini
anlatırmısınız
Evet
her birinin bıraktığı izler hikayeler başka başka.Atlattığım zor günlerin
ardından kaleme aldığım. Kanser şiirimin
hikayesi çok başkadır bende Ayrıca röportajımızın sonunda
‘Hüzzam’ şiirimide
okuyucularımızla paylaşmak isterim.
' Siz
hiç kanser oldunuz mu?
ve
onu hiç sevdiniz mi?
Sevdiğinizi
yolcu eder gibi
Yolcu
edip vedalaştınız mı ?
Kanserinizi
yendiniz mi hiç ?
Hayatın
kanserleriyle uğraşmak adına
Sığınıp
bütün mukaddesata
Ölmek
bir keredir
Ben
canlarım adına kalıp hayatta
Bin
kanserle savaşırım diyebildiniz mi?'
Güzide Havva
Güçyetmez
Gökyüzündeki
bütün yıldızları bir sepete toplayıp sihirli bir değnekle tekrar gökyüzüne
nasıl bir mesaj yazmak isterdiniz?
Gökyüzündeki
yıldızlara hep yalnız derler oysa her yıldız bir insandır Pırıl pırıl parlar
yürekleri ve ben gökyüzünden yağmur gibi sevgi akmasını isterim.Bütün
insanların yüreğine konsun diye.
Güzide
Havva Güçyetmez'in bir günü nasıl geçer?
Öncelikle
güne nasıl başlarsanız öyle gideceğine inananlardanım Uzun yıllardır biyoenerji
ile uğraşıyorum.Az öncede belirttiğim gibi müziksiz bir yaşam düşünemiyorum
Verdiğiniz
cevaplara bakınca sevginin hayatınızdaki yeri çok büyük sanırım Sevgi sizin
için ne ifade eder?
Sevgi,koşulsuz
vermektir Bir şey beklemeden feda etmektir Karlılık beklemeden Ben inanıyorum
ki başta insan olmak uzere yaratılan hersey sevgiye layıktır …
Bekletmek,
bekleyeceğinin
Özletmek, özleyeceğinin
Geçmiş, geleceğin
garantisidir.
Bir gün bekleyeceksin,
özleyeceksin
Geçmişte ne ekmişsen gelecekte biçeceksin n
Bir şarkı tutturacaksın
Yüreğinin en derininden
Makamı Hüzzam..
Anımsayıp çocukluğunun
Rengini, kokusunu,ruhunu
Annenin sesi kulaklarında
Tutturmuş bir makam
Yemek yapıyor sana
Tadı hüzzam…
Hani sıcacık hüzzam kokan
Yemeklerimiz vardı
Hani dün hepsi
kollarımdaydı
Hani bir şarkı vardı
Derinden derine
Makamı hüzzamdı…
Güzide Havva Güçyetmez
28 Eylül 2014 Pazar
****Konuk yazarımız , sektörün başarılı ismi Direnç Uyanık'a teknoloji sayfasına katkılarından dolayı teşekkür ederiz****
Windows 7 Desteği Kısa Zaman Sonra Son Buluyor
2009 yılında, belki de son yılların en iyi Windows’ u 7 piyasaya güneş gibi doğmuş, Vistadan bin pişman olanlar ve yeni işletim sistemi arayışı içinde olan Microsoft tutkunları tekrardan Windows yollarını geri arşınlamıştı. Ancak şok edici haber geçen günlerde gündeme düştü: '' Microsoft, 31 Ekim'den itibaren işletim sisteminin belirli sürümlerini desteklemeyeceğini duyurdu. ''
Aslında son zamanlarda XP furyası ile başlayan “ Artık Destek Vermiyoruz Kardeşim, Yenisini Kullanın “ tripleri Microsoft ta artık gelenek olmaya başladı. Yeni durum Microsoft, 31 Ekim'den sonra Windows 7 Home Basic, Home Premium ve Ultimate kopyalarını PC üreticilerine göndermeyi durduracak.
Windows 7 Pro'nun kesintiye uğrayacağı tarih ise daha sonra açıklanacak. Ve kullanıcılar giderilemeyen hatalar, ellerindeki orjinal kopyalar ile resmen başlarının çaresine bakacaklar. Hayırlı olsun. Tabi bu açıklamanın altında temel yatan sebep Windows 9 ‘ un önümüzdeki günlerde, kullanıcılar tarafından sıkça eleştirilen Windows 8.0 ve onun birkaç düzeltmesi yapılarak tekrar pişirilen 7 çakması 8.1 ‘ in yerini alacağı toplantının San Fransico’da yapılacağı bilgisi. Bakalım bu hamle varolan rakipleri daha da büyüterek yeni rekabetlere sahne mi olacak yoksa, yeni işletim sistemlerinin piyasada kullanımlarını mı yaygınlaştıracak. Hep beraber izleyip göreceğiz.
Direnç UYANIK
Windows 7 Desteği Kısa Zaman Sonra Son Buluyor
2009 yılında, belki de son yılların en iyi Windows’ u 7 piyasaya güneş gibi doğmuş, Vistadan bin pişman olanlar ve yeni işletim sistemi arayışı içinde olan Microsoft tutkunları tekrardan Windows yollarını geri arşınlamıştı. Ancak şok edici haber geçen günlerde gündeme düştü: '' Microsoft, 31 Ekim'den itibaren işletim sisteminin belirli sürümlerini desteklemeyeceğini duyurdu. ''
Aslında son zamanlarda XP furyası ile başlayan “ Artık Destek Vermiyoruz Kardeşim, Yenisini Kullanın “ tripleri Microsoft ta artık gelenek olmaya başladı. Yeni durum Microsoft, 31 Ekim'den sonra Windows 7 Home Basic, Home Premium ve Ultimate kopyalarını PC üreticilerine göndermeyi durduracak.
Windows 7 Pro'nun kesintiye uğrayacağı tarih ise daha sonra açıklanacak. Ve kullanıcılar giderilemeyen hatalar, ellerindeki orjinal kopyalar ile resmen başlarının çaresine bakacaklar. Hayırlı olsun. Tabi bu açıklamanın altında temel yatan sebep Windows 9 ‘ un önümüzdeki günlerde, kullanıcılar tarafından sıkça eleştirilen Windows 8.0 ve onun birkaç düzeltmesi yapılarak tekrar pişirilen 7 çakması 8.1 ‘ in yerini alacağı toplantının San Fransico’da yapılacağı bilgisi. Bakalım bu hamle varolan rakipleri daha da büyüterek yeni rekabetlere sahne mi olacak yoksa, yeni işletim sistemlerinin piyasada kullanımlarını mı yaygınlaştıracak. Hep beraber izleyip göreceğiz.
Direnç UYANIK
23 Eylül 2014 Salı
****Konuk yazarımız , sektörün başarılı ismi Direnç Uyanık'a teknoloji sayfasına katkılarından dolayı teşekkür ederiz****
Apple iPhone 6
iPhone 6 Plus incelemesi
Heyecanla beklediğimiz ve Apple ‘ın piyasada ki devamlılığını sağlayacak iphone 6 ve iPhone 6 Plus çıkageldi, yanlış bir şey söylememek için birazda hayal kırıklığından defalarca inceleme yaptık.
Senelerdir iOS ‘ un tartışılmaz üstünlüğü ve kalitesi artık kendini yenileyemeyen dizayn ve hardware geliştirme yetersizliği karşısında bitap düştü. Bana göre daha büyük problem şu ki Steve Jobs ‘ un Apple üzerinde oluşturduğu iPhone mantalitesi ne yazık ki artık “ YOK” . Apple’ ın marka olarak senelerdir hedeflediği basit ama kararlı yapı şu idi : “ Piyasada ki en FARKLI ve en PAHALI ürün olmak “. Şirket politikasını benimseyen kullanıcılar kendilerini farklı hissettikleri , açıkçası önemli hissettikleri için Apple ‘ ın ürünlerine özellikle telefondan bahsetmek gerekirse iPhone ‘ a yöneldiler. Tabi bu tanımlamayı Türkiye deki %65 ‘ lik bir orana endeksleyebiliriz. Geriye kalan yüzde tamamen gösteriş ve arpanın fazla gelmesi yüzünden bu telefonlara sahip oldular.
Ama artık bazı şeyler değişiyor, Samsung ‘ un son dönemde anormal bir hızda gelişmesi, çıkardığı ürünlerin stabilitesi ve Android işletim sistemine rağmen satış rekorları kırması, ne kadar başarılı olduğunun göstergesi.
Asıl konumuza dönecek olursak, iPhone 6 ‘da zaten var olan teknik özelliklerin üzerine ufak tefek dizayn değişiklikleri koyalım, yapacak birşey bulamadık bir de ekranı büyük versiyonunu çıkaralım iOS kullanmak isteyen zaten iPhone almak zorunda mantığı ile yola çıkan Apple bu sefer resmen duvara toslamış gibi gözüküyor. Mart 2014’ den beri piyasada bulunan Samsung Galaxy S5 ve Note 3 teknik özellikleri açısından iPhone 6’ dan çok daha verimli ve fiyat olarak daha akla uygun.
Tabi ki herkesin zevki ve kullanım amacı farklı, ancak bir model ve markaya bağlı kalmadan dikkatli seçimler yapmalıyız ki, sonra pişman olmayalım.
Direnç UYANIK
Apple iPhone 6
iPhone 6 Plus incelemesi
Heyecanla beklediğimiz ve Apple ‘ın piyasada ki devamlılığını sağlayacak iphone 6 ve iPhone 6 Plus çıkageldi, yanlış bir şey söylememek için birazda hayal kırıklığından defalarca inceleme yaptık.
Senelerdir iOS ‘ un tartışılmaz üstünlüğü ve kalitesi artık kendini yenileyemeyen dizayn ve hardware geliştirme yetersizliği karşısında bitap düştü. Bana göre daha büyük problem şu ki Steve Jobs ‘ un Apple üzerinde oluşturduğu iPhone mantalitesi ne yazık ki artık “ YOK” . Apple’ ın marka olarak senelerdir hedeflediği basit ama kararlı yapı şu idi : “ Piyasada ki en FARKLI ve en PAHALI ürün olmak “. Şirket politikasını benimseyen kullanıcılar kendilerini farklı hissettikleri , açıkçası önemli hissettikleri için Apple ‘ ın ürünlerine özellikle telefondan bahsetmek gerekirse iPhone ‘ a yöneldiler. Tabi bu tanımlamayı Türkiye deki %65 ‘ lik bir orana endeksleyebiliriz. Geriye kalan yüzde tamamen gösteriş ve arpanın fazla gelmesi yüzünden bu telefonlara sahip oldular.
Ama artık bazı şeyler değişiyor, Samsung ‘ un son dönemde anormal bir hızda gelişmesi, çıkardığı ürünlerin stabilitesi ve Android işletim sistemine rağmen satış rekorları kırması, ne kadar başarılı olduğunun göstergesi.
Asıl konumuza dönecek olursak, iPhone 6 ‘da zaten var olan teknik özelliklerin üzerine ufak tefek dizayn değişiklikleri koyalım, yapacak birşey bulamadık bir de ekranı büyük versiyonunu çıkaralım iOS kullanmak isteyen zaten iPhone almak zorunda mantığı ile yola çıkan Apple bu sefer resmen duvara toslamış gibi gözüküyor. Mart 2014’ den beri piyasada bulunan Samsung Galaxy S5 ve Note 3 teknik özellikleri açısından iPhone 6’ dan çok daha verimli ve fiyat olarak daha akla uygun.
Tabi ki herkesin zevki ve kullanım amacı farklı, ancak bir model ve markaya bağlı kalmadan dikkatli seçimler yapmalıyız ki, sonra pişman olmayalım.
Direnç UYANIK
22 Eylül 2014 Pazartesi
JAVA TEKNOLOJİSİ
Laptoplardan,masaüstü
bilgisayarlara cep telefonlarından oyun konsollarına kadar günümüz
teknolojisinin vazgeçilmezlerinden olan
java bir programlama dili olmasının yanısıra bilgi işlem platformudur.
Hızlı
ve güvenilir olması,her platformda çalışması,nesneye yönelik programlamayı
desteklemesi ,açık kaynaklı projeler geliştirmeye uygun olması,otomatik hafıza
yönetimi içermesi programcılarım bu dili kullanmasında önemli etkenler arasında
gösterilmekte.
Yukarıda
da belirttiğim gibi java her platformda rahatlıkla çalışabilmektedir.Bundan
kasıt,Java uygulamaları hazırlanırken
Windows yada Linux platformlarına herhangi bir bağımlılık
oluşmaz yani platformlar arasında kolaylıkla taşınabilir
Java
ile oluşturulan kodları çalıştırılmadan
önce bytecode formuna çevrilerek java sanal makinesi adı verilen
JVM tarafından yorumlanır ve makina
koduna dönüştürülür.
Öte
yandan uygulama geliştirme yöntemleri olarak adlandırılan IDE ler,
geliştiricilere pek çok kolaylıklar sağlamaktadır En çok kullanılanlar arasında
ise Eclipse , Netbeans , Jdeveloper , Jcreator bulunmaktadır.
Mehmet Sunay 26 Ocak 1987 tarihinde Akdeniz'in şirin kenti Antalya'da dünyaya gelmis ilk ve orta öğrenimini İstanbul İzmir Zonguldak ve Antalya'da lisans eğitimini ise Bulgaristan Varna Teknik Üniversitesi'nde Bilgisayar Mühendisliği bölümünde tamamlamıştır Bu süre zarfinda farkli eğitim ve çalışma programlarlıyla USA ve Polonya gibi ülkere gitmiştir Ayrıca uzun yillar çesitli bölgesel ve uydu radyo - tv kanallarında farklı formatlarda programlar hazırlamıştır Son olarak Akdeniz Tv de yayınlanan Alternatif Enerji isimli yapımı ekranlara taşırken ART FM'de de Music Plus Programıyla dinleyicileriyle buluşmuştur
Ayrıca okul öncesi dönemi çocuklarının yabancı dil öğrenimi için hazırladığı projeleri İngiliz Kültür Derneği çatısı altında hayata geçirmiş ve birçok başarıya imza atmıştır Son günlerde yayına başlayan blog aracılığıyla da yazılım web tasarım ve teknolojik gelişmeler alanlarında bircok konuya açıklık getirilen makalelerin, online derslerin yanisira hayata dair köşe yazılarının da yer alacağı bir platformda sizlerle olacaktır...
Köşe Yazıları
Teknolojinin, zamana paralel olarak gelişmesiyle insanlara kabul ettirdiği monoton yasam tarzının sonucu saatlerimi harcadığım sanal alemdeki yolcululuğuma ara verip biraz sohbet etmem gerekli sanırım. Fazlamı koptum hayattan ne! Oku ,araştır, dinle ,izle, çalış, hazırla tartış sürekli bir koşturmaca halinde metropolitan insanları… Belki de uzay çağının gerekliliği bu kim bilir yakında bilim teknik dergilerinde ortaya atilan tezler gibi haplarla beslenmeye baslarsak şaşmayın!
Gazetelere göz atıyorum yine sağ sol demeden, her kesimden herkesi okuyup antipati kurmaya çalışıyorum. Hakli haksizi seçmeden doğru yanlışı bulmadan perspektif bir pencereden… Derken gözüme bir haber takılıyor bizimkiler yine Türk yürüyüşündeler. Anlayamadığım nokta, her zaman övündüğümüz vatanımızın üçüncü sınıf muz ülkelerinin anlamsız reklam çalışmalarını yürüttüğü caddelerde tanıtılmaya çalışılması. Gelişmiş olduğunu iddia eden hic bir ülke bu tarz şeylere gerek duymaz. Duymamalı! çünkü onlar tanıtımlarını ayni caddelerde dünyanın kabul ettiği markalaşmış arabalarıyla, is dünyasında kullanılan teknolojik aletlerle yada farklı sektörlerdeki gelişmişlikleriyle yapmaktalar. New york sokaklarında eli bayraklı yürüyerek değil.
Derken çağdaşlığıyla övünen bir gazeteye takılıyorum ana sayfada ülke gündemini oluşturabilecek büyük bir haber var “Oyuncuya utandıran dekolte yorumu!!” Hemen sağında ic çamaşırı defilelerindeki kazaları!! Bu mudur çağdaşlık! Bu mudur modernlik! Elit olmak ! Hemen üstündeki magazin sütunda podyumların son gözdesinin ask hayati! Neden önemlidir ki bütün bunlar. Nasıl bir girdaba çekiliyor genç nesil! Simdi soruyorum size avrupya çağdaşlığı, modernliği ,müziği, kültürü hatta sabun kullanmayı bile öğreten atalarımızın kemikleri sızlamıyor mu sizce bu mudur avrupayi olmak bu mudur çağdaşlık bu mudur Atatürkçülük soruyorum …
İÇİMİZDEKİ BENLİK
Teknolojinin, zamana paralel olarak gelişmesiyle insanlara kabul ettirdiği monoton yasam tarzının sonucu saatlerimi harcadığım sanal alemdeki yolcululuğuma ara verip biraz sohbet etmem gerekli sanırım. Fazlamı koptum hayattan ne! Oku ,araştır, dinle ,izle, çalış, hazırla tartış sürekli bir koşturmaca halinde metropolitan insanları… Belki de uzay çağının gerekliliği bu kim bilir yakında bilim teknik dergilerinde ortaya atilan tezler gibi haplarla beslenmeye baslarsak şaşmayın!
Gazetelere göz atıyorum yine sağ sol demeden, her kesimden herkesi okuyup antipati kurmaya çalışıyorum. Hakli haksizi seçmeden doğru yanlışı bulmadan perspektif bir pencereden… Derken gözüme bir habertakılıyor bizimkiler yine Türk yürüyüşündeler. Anlayamadığım nokta, her zaman övündüğümüz vatanımızın üçüncü sınıf muz ülkelerinin anlamsız reklamçalışmalarını yürüttüğü caddelerde tanıtılmaya çalışılması. Gelişmiş olduğunu iddia eden hic bir ülke bu tarz şeylere gerek duymaz. Duymamalı! çünkü onlartanıtımlarını ayni caddelerde dünyanın kabul ettiği markalaşmış arabalarıyla, isdünyasında kullanılan teknolojik aletlerle yada farklı sektörlerdeki gelişmişlikleriyle yapmaktalar. New york sokaklarında eli bayraklı yürüyerek değil.
Derken çağdaşlığıyla övünen bir gazeteye takılıyorum ana sayfada ülke gündemini oluşturabilecek büyük bir haber var “Oyuncuya utandıran dekolte yorumu!!” Hemen sağında ic çamaşırı defilelerindeki kazaları!! Bu mudurçağdaşlık! Bu mudur modernlik! Elit olmak ! Hemen üstündeki magazinsütunda podyumların son gözdesinin ask hayati! Neden önemlidir ki bütünbunlar. Nasıl bir girdaba çekiliyor genç nesil! Simdi soruyorum sizeavrupya çağdaşlığı, modernliği ,müziği, kültürü hatta sabun kullanmayı bileöğreten atalarımızın kemikleri sızlamıyor mu sizce bu mudur avrupayi olmak bu mudur çağdaşlık bu mudur Atatürkçülük soruyorum …
Gazetelere göz atıyorum yine sağ sol demeden, her kesimden herkesi okuyup antipati kurmaya çalışıyorum. Hakli haksizi seçmeden doğru yanlışı bulmadan perspektif bir pencereden… Derken gözüme bir habertakılıyor bizimkiler yine Türk yürüyüşündeler. Anlayamadığım nokta, her zaman övündüğümüz vatanımızın üçüncü sınıf muz ülkelerinin anlamsız reklamçalışmalarını yürüttüğü caddelerde tanıtılmaya çalışılması. Gelişmiş olduğunu iddia eden hic bir ülke bu tarz şeylere gerek duymaz. Duymamalı! çünkü onlartanıtımlarını ayni caddelerde dünyanın kabul ettiği markalaşmış arabalarıyla, isdünyasında kullanılan teknolojik aletlerle yada farklı sektörlerdeki gelişmişlikleriyle yapmaktalar. New york sokaklarında eli bayraklı yürüyerek değil.
Derken çağdaşlığıyla övünen bir gazeteye takılıyorum ana sayfada ülke gündemini oluşturabilecek büyük bir haber var “Oyuncuya utandıran dekolte yorumu!!” Hemen sağında ic çamaşırı defilelerindeki kazaları!! Bu mudurçağdaşlık! Bu mudur modernlik! Elit olmak ! Hemen üstündeki magazinsütunda podyumların son gözdesinin ask hayati! Neden önemlidir ki bütünbunlar. Nasıl bir girdaba çekiliyor genç nesil! Simdi soruyorum sizeavrupya çağdaşlığı, modernliği ,müziği, kültürü hatta sabun kullanmayı bileöğreten atalarımızın kemikleri sızlamıyor mu sizce bu mudur avrupayi olmak bu mudur çağdaşlık bu mudur Atatürkçülük soruyorum …
Mehmet SUNAY
TEK MESELE MAYAYDI
Süregelen yasam tarzının verdiği buhranla yaşamaya devam ederken karıştırdığım online gazeteler canımı bir haylı sıktı. Sanal alemde çok fazla zaman harcayıp giderek androidleştiğimiz ama bunun gereklilik saydığımız şu dönemde facebook dan uzak tweetr dan ırak hatta tv den ve ülke gündeminden bir haber , toprak kokulu köyümde geçirdiğim bayram tatilinin ardından koşturmaca başlıyor... Yaşadığınız, yer aldığınız her olay hayat puzzle nın tamamlayıcı bir parçası sanki eksikse eksiksiniz...
Her yıl çekinmeden ziyaret eden istenmeyen misafirimiz grip banada uğramış hastahane yolunu tutmak zorunda bırakmıştı Saatlerimi harcayıp acaba nasıl sıra beklemeden muayene olmanın uyanıklığının sökmemesi ve cin olmadan adam çarpma çabalarımın işe yaramaması sonucu aldığım sıcak çayı yudumlarken yaslı bir kadının sessizce akıttığı gözyaşları çekti dıkkatimi Belliki onuruna dokunmuştu birşeyler belliki kanatmıştı yüreğini .. Haketmemişti yaşadıklarını ...
Merhaba dedim usulca iyi misin teyzem? Cebinden çıkardığı eski mendiliyle sildi gözlerini toprak kokuyordu can kokuyordu koca çınar ...Doktora gelmişti Ankara’dan oğlu buradaydı durumunu anlatmıştı ...Mutluydu huzurluydu Görecek günlerinin olduğunu öğrendiğine...Taki oğlu aynı gün biletini alıp dönmesini isteyene kadar...Çok gücüne gitmişti .Bu yüzdendi akıttığı gözyaşları.Cümlesini tamamlamaya bile gerek görmedi yaşlı kadın... Osmanlı kadınıydı eski topraktı güçlüydü ardına bile bakmadı giderken ...
Uzun uzun yorumlamak istemedim nedense . Nedense doğrunun tek olduğuna inanmak gelmedi içimden bu sefer... Yetiştirmeye ailenin önemine olan inancım sarsıldı Tek mesele mayadaydı... İnsan hamurundaki şeref mayasında...
MEHMET CAHİT SUNAY
GEÇMİŞİN GEÇMİŞLİĞİ
Büyüyorsun işte her gün bir yenisi daha ekleniyor hatıralara Kimi zaman gülüp kimi zaman ağladığın anlara , el salladığın insanlara Merhaba dediğin başlangıçlara…
Doğrusuyla yanlışıyla artısıyla eksisiyle güzeliyle çirkiniyle iyisiyle kötüsüyle yaşıyorsun duruyorsun düşünüyorsun Hayır hayır hepsi olmalı hayatımda diye geçiriyorsun içinden Mutluyum ben! Mutlu olmalıyım!
Dinlemek istiyorsun ama kendini değil konuşmak isteyip te susanları, susmak zorunda kalanları unutanları değil ,unutulanları … Martıların dalga sesleri eşliğinde ki senfonisine katılıyorsun Yosun kokusu sarmış dört bir yani. Nefes almanin degerini anliyorsun Hicbir seyi ertelememen gerektigin geliyor aklına geçmişin geçmiş olabileceğine inanmak istemiyorsun …
Mehmet Sunay
HADİ GÜLÜMSE
Kaybedilenler,kazanılanlar yapılan muhasebeler kafalarda dolasan soru işaretleri nokta koymanın sizce de zamanı gelmedi mi ! hayat oyununda akıp giden zamana hükmetmek bizim elimizde değil mi! Nedendir bu hırs peki ya çiğnenen değerler unutulanlar yavanlaşan yasam tarzları kaybolunan yok olunan gerçekler kaçımız geriye dönüp bakıyoruz bu yolda bıraktığımız izlere memnun muyuz geldiğimiz yerde! Hava güzel ,güneşin dostu gökyüzüyle yaptığı koyu sohbete ortak olmak istercesine siliyorum kafamdakileri çıkıyorum dışarı kulağıma unutulmaya yüz tutmuş melodiler geliyor şarjı bitmek üzere olan ipodum dan derken insanlara bakıyorum umut mutluluk yada huzursuzluk hakim yüzlerde neden diye geçiriyorum içimden neden!! yaşam cok kısa neden sahip olunanların değeri bilinip yetinilmiyor derken karşıdan gelen miniğe takılıyor gözüm elindeki çikolata onu mutlu etmeye fazlasıyla yetmiş sıcacık gülümsemesinin verdiği enerjiyle selamlıyor doğayı insanları iyi ki varım iyi ki nefes alıyorum dercesine neşe dolu bakıyor gözleri peki ya biz acaba ne eksik mutlu kalabilmemiz için ? belkide bir cikolata:)
MEHMET SUNAY
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)
Türk halk müziğinin usta yorumcusu ekranların başarılı sunucusu ve mütevazı kişiliğiyle milyonların sevgisini kazanmış,her kuşağa doku...

-
Önce haber bültenlerinde gördüm onları.Sonra gazetelerde ve sosyal medyada çıktılar karşıma.Bir annenin oğlu için verdiği mücadele,...
-
Özlem Karagül uzun yıllar başarıyla yürüttüğü radyoculuk ve televizyon yaşamına 7 şarkılık koskoca bir albümü ekleme kararını neden al...