29 Kasım 2014 Cumartesi

                                             Şeref Mayası
 Süregelen yasam tarzının verdiği buhranla yaşamaya devam ederken karıştırdığım online gazeteler canımı bir  haylı sıktı. Sanal alemde çok fazla zaman harcayıp giderek androidleştiğimiz ama bunun gereklilik saydığımız şu dönemde  facebook dan uzak tweetr dan ırak hatta tv den ve ülke gündeminden bir haber , toprak kokulu köyümde geçirdiğim  tatilinin ardından koşturmaca başlıyor... Yaşadığınız, yer aldığınız her olay hayat puzzle nın tamamlayıcı bir parçası sanki eksikse eksiksiniz...
       Her yıl çekinmeden ziyaret eden istenmeyen misafirimiz  grip banada uğramış hastahane yolunu tutmak zorunda bırakmıştı Saatlerimi harcayıp acaba nasıl sıra beklemeden muayene olmanın  uyanıklığının sökmemesi ve  cin olmadan adam çarpma çabalarımın işe  yaramaması sonucu  aldığım sıcak çayı yudumlarken yaslı bir kadının sessizce akıttığı gözyaşları çekti dıkkatimi Belliki  onuruna dokunmuştu birşeyler belliki kanatmıştı yüreğini .. Haketmemişti  yaşadıklarını ...
     Merhaba dedim usulca iyi misin teyzem?  Cebinden çıkardığı eski mendiliyle sildi gözlerini toprak kokuyordu can kokuyordu koca çınar ...Doktora gelmişti Ankara’dan oğlu buradaydı  durumunu anlatmıştı ...Mutluydu huzurluydu Görecek günlerinin olduğunu öğrendiğine...Taki  oğlu aynı gün biletini alıp dönmesini isteyene kadar...Çok gücüne gitmişti .Bu yüzdendi akıttığı gözyaşları.Cümlesini tamamlamaya bile gerek görmedi  yaşlı kadın... Osmanlı kadınıydı eski topraktı güçlüydü ardına bile bakmadı giderken ...
    Uzun uzun yorumlamak istemedim nedense . Nedense doğrunun tek olduğuna inanmak gelmedi içimden bu sefer... Yetiştirmeye ailenin önemine olan inancım sarsıldı  Tek mesele mayadaydı...  İnsan hamurundaki şeref mayasında...
                                                                                                             MEHMET CAHİT SUNAY
                                                                                                              

23 Kasım 2014 Pazar

 
  Özlem Karagül uzun yıllar  başarıyla yürüttüğü radyoculuk ve televizyon yaşamına 7 şarkılık koskoca bir albümü ekleme kararını neden aldı : )  ?

  Evet çılgınlık değil mi bu.Hele ki bu dönemde.Herkes tek şarkılık single yada maxi single çıkartırken,full albüme girmek gerçekten deli cesareti gibi : ) Ama sanırım bu 7 şarkıya gerçekten çok güvendik ve bizi asıl cesaretlendiren de tam olarak buydu.Ayrıca özellikle büyük üstad Selami Şahin'in sesim ve yorumumla ilgili verdiği tam not,mutlaka bir albüme girmem konusundaki önerisi beni bu albüm fikrine daha bir yaklaştırdı ve asıl nokta atışı,albümümde okumam için verdiği müthiş bir ayrılık şarkısıydı ancak o şarkıyı kısmet olursa 2.albüme koyacağız.sürpriiizz ; ) Ayrıca radyo ve TV benim herşeyim biliyorsun özellikle de radyo fakat Türliye'de radyolar ve radyoculuk artık esprisini tamamen kaybetmiş durumda.İlk yıllar süperdi ama artık maalesef öyle değil,ben belki de en güzel dönemlerinde radyoculuğu hakkıyla yapıp bu işten ciddi maddi manevi kazanımlardan sonra  e artık yeter dediğim bir noktada bıraktım.Ha bu arada albüm yapmam konusunda dinleyicilerimin de ciddi bir baskısı oldu onu da söylemeden geçemeyeceğim:)

Biraz öğrencilik yıllarınızdan bahsedelim mi ? Nasıl bir öğrenciydi Özlem Karagül,unutamadığınız bir anınız var mıydı ? Ayrıca okul yıllarınızda da müziğe ilgi duyuyor muydunuz?

Öğrencilik yıllarım süperdi,çok çalışkan,disiplinli ve cok düzenli bir öğrenciydim.Okul 1.liği ve 2.liği aldığım dönemler çoktu.85'in altında not almayı kendime yediremez bunu başarısızlık sayardım:)Başarımı,dersi derste dinleyip,evde sadece 1 saat tekrar yapmaya borçluydum tüm öğrencilere tavsiyemdir;)Unutamadığım anı çok tabi ancak özellikle birini unutamıyorum.Çok sevdiğim bir edebiyat öğretmenim vardı hatta bazen ders yapmaz sınıfta benden şarkı söylememi isterdi:)Ve bana hem Türkçe'yi düzgün kullanıyor olmamdan dolayı,hem de müzikal anlamdaki sesime ve de yorumuma dair,"Özlem, kızım sen birgün ya çok iyi bir spiker-sunucu,ya da çok başarılı bir ses sanatçısı olacaksın" demişti.Sanki kalbine doğmuş gibi her iki meslek de nasip oldu bana:)Umarım girdiğim bu zorlu yolda da başarıyı yakalarım.Evet müziğe ilgim çok küçük yaşımdan buyana vardı,okul yıllarımda da devam etti.Bağlamaya merak sarmıştım babam da beni kırmayıp bağlama dersler aldırdı bana.Ayrıca okul müsamerelerinden hem bağlama kadrosunda,hem koroda,hem de solo olarak sahne alan tek öğrenciydim diyebilirim:)

Albüme dönecek olursak Ahmet Selçuk İlhan , Alihan , Ayşenur Yazıcı gibi isimlerle çalıştınız  Nasıl bir süreçti?

İnanılmaz güzel,heyecanlı,yorucu ve bir o kadar da eğlenceli bir süreçti.Tabi ki çok da gurur verici bir çalışmaydı bu benim için,cünkü bahsi geçen isimler bu ülkede kendi kulvarlarında başarılı,saygın,bir döneme damgasını vurmuş ve hala çok ciddi kitleleri olan isimler.Onların bana,sesime,yorumuma ve bu albüme güvenip eserlerini vermeleri ve de o eserleri icra etmek benim için büyük bir onur.Ahmet Selçuk İlkan,Yılmaz Tatlıses,Ayşenur Yazıcı,Sonat,Uğur Bayar,Alihan,Mehmet Aslan,Namık Kızılırmak,Tuncer Küpeli,Sinan Özşeker,Sedat Erdoğdu,müzik yönetmenim Fatih Doğaner,Aranjörüm Hüseyin Arapoğlu,Emrah Moğulkoç,Klip yönetmenim Yekta Özbilen,Özdemir Plak Cafer Özdemir,menajerim Muharrem Yıldırım ve elbette ki albümde yeralan şarkılarıma çalan,onlara adeta hayat veren tüm müzisyenlere hepsine minnettarım.Buradan birkez daha teşşekkür ediyorum kendilerine.Görüldüğü gibi dev bir kadroyla çalıştık.





İlk klip Ayşenur Yazıcı imzalı  Bende Soyadın Kalmış'a geldi Yurtdışında da yoğun bir ilgi olduğunu duydum Özellikle İran'da doğru mudur ?

Evet doğru duymuşsun,senden de birşey kaçmıyor Mehmet:)Evet ilk klip senin de söylediğin gibi Ayşenur Yazıcı ve Sonat imzası taşıyan müthiş bir ayrılık şarkısı.Malum boşanmaların giderek daha da arttığı günümüzde,ayrılan çiftlerin ciddi anlamda etkisinde kaldıkları ve ağlayarak dinledikleri bir şarkı.Kesinlikle ilk klip bu şarkıya gelmeliydi "Bende soyadın kalmış" Yurtdışında da ilgi çok güzel İran,Azerbeycan'da kendilerine ait bazı sitelerde çok tıklanma almış ve de onbinlerce download edilmiş,oradaki radyolarda da şarkılarımiz çalınıyormuş çok sıklıkla.Hatta fanlarım bile oluşmuş öyle ki mesajlarıyla ulaşıyorlar menajerime.Bunlar çok güzel detaylar ki daha yolun çok başında olmamıza karşın.Bu arada söylemeden geçemeyeceğim Facebook'ta 1 haftada yaklaşık 150 bin tıklanmış bu klip.Başlangıç için çok iyi

  Rol model olduğunu düşünüyor musun ? Sanatçıların böyle misyonları olduğuna inanır mısın ? Bu yolda ilerlemek isteyenlere tavsiyeleriniz neler?

Aslında evet ukalalık olmasın-ki hiç değilimdir aksine mütevazı olmak eastır benim için -ama benden iyi bir rol model olur gibi geliyor:)Birkere yıllardır medya camiasında mücadele edip,sayısız ödüllerin sahibi olmak,bunu her türlü zorluğa rağmen tek başına başarmak kolay olmadı.Şimdi de başka zorlu bir yol ve hedefi bu yolda da başarıya ulaşmak olan yine yeni bir ben.Tamamen gladyatör.Al sana bir rol model işte:)Aslında her sanatçıya yüklenmiş bir misyon var,bir rol model alma arzusu hayranlarında,onlar gibi yaşamak,onlar yapıyorsa demek ki doğru inanışı,onlar gibi giyinme vs vs iyi yada kötü taraflarını örnek alma ya da almama.Yani örnek aslında herşeyiyle sanatçı,duruşuyla,konuşmasıyla,sosyal ve özel yaşamıyla .Hele ki Türkiye'de bu çok hassas ve yaygın bir durum.Sanatçı bu noktada önemli bir misyoner elbette. Bu yolda ilerlemenin tek şartı gerçekten sesiniz ve yorumunuzun olması buna yürekten inanmanız ve sizi dinleyenlerin inanması.Sesin torpili olmaz,ses sonradan kazanılan birşey asla değil sadece varolan sesinizi terbiye edebilir,daha da güçlenmesi için çalışırsınız zira gerçekten iyi bir sesiniz yada yorum gücünüz yoksa teknolojinin de sesiniz için yapabileceği şey de sınırlı:)Yani ses şart,ardindan çalışmak,yılmamak,doğru şarkı seçmek ve doğru insanlarla bu yola çıkmak.Biraz da şans tabi hatta şans önemli bir faktör.Henüz ilk albümüm ve başarılı olmak adına kaliteyi esas bildik ve çok kalteli bir iş çıkarmaya özen gösterdik,bu yolda ilerlemek için tüm şartlar ve donanıma sahibiz ekibimle birlikte bakalım şans bize ne ölçüde yaklaşacak bundan sonrası artık biraz da şansa kalıyor belki de:)

Benim , tv ve radyo yıllarımdan tanıdığım Özlem , neşeli şen şakrak hayata pozitif bakabilen zorluklarla mücadeleden kaçmayan eğlenceli bir o kadarda başarılı bir kızdı Yıllar birşeyler kattı mı yada neleri değiştirdi sende ?

Evet aynen öyle içi dışi bir,dost canlısı,şen şakrak,her türlü zorluğa çelme takan,pozitif biriyim hala:)Hayat bazen yorsa da,dostum dediğim insanlar her defasında hayal kırıklığına uğratsada beni dönem dönem,yine de el çekmedim hayattan,insanlara güvenmekten,zorluklarla mücadeleden,inadına gülümsemekten,başarılı olmamam için karşıma çıkan tüm engelleri aşmaktan ve tüm bunlar seni daha da kamçılıyor,azim,mücadele,başarı böyle geliyor.Yıllar bana çevremde kimlerin gerçek dost yada olmadıklarını gösterdi,kimlerin başarılarımda yanımda olduğunu,kimlerin kıskançlık yapıp,bundan rahatsız olduğunu gösterdi,evet çok acı ama gerçek bu.Özellikle bu albüm gerçek dostlarımı görmemde çok büyük bir pay sahibi oldu.Ama beni bu durum daha da güçlendirdi;)

Bu içten sohbet için çok teşekkür ediyoruz Başarılarla dolu kariyerinde şans ve güzellikler seni hiç yalnız bırakmasın ...

Ben teşekkür ederim Mehmetciğim,bu güzel sohbet için.Çok keyifli ve eğlenceli oldu benim için de.Bu güzel dileklerin ve iyi niyet duygun için de ayrıca minnettarım.Hepimizin hangi sektörde olursak olalım şansa ve düzgün insanlarla karşılaşmaya ihtiyacımız olduğu ülkemiz koşullarında umarım tüm güzellikler hepimizin olsun,Allah iyileri korusun, kötüler kimin umrunda ; )Tüm dinleyenlerime ve sana en derin sevgiler.


21 Kasım 2014 Cuma

                   Postmodern Çağdaşlık
           Teknolojinin, zamana paralel olarak gelişmesiyle insanlara kabul ettirdiği monoton yasam tarzının sonucu saatlerimi harcadığım sanal alemdeki yolcululuğuma ara verip biraz sohbet etmem gerekli sanırım. Fazlamı koptum hayattan ne! Oku ,araştır, dinle ,izle, çalış, hazırla tartış sürekli bir koşturmaca halinde metropolitan insanları… Belki de uzay çağının gerekliliği bu kim bilir yakında bilim teknik dergilerinde ortaya atilan tezler gibi haplarla beslenmeye baslarsak şaşmayın!
           Gazetelere göz atıyorum yine sağ sol demeden, her kesimden herkesi okuyup antipati kurmaya çalışıyorum. Hakli haksizi seçmeden doğru yanlışı bulmadan perspektif bir pencereden… Derken gözüme bir haber takılıyor bizimkiler yine Türk yürüyüşündeler. Anlayamadığım nokta, her zaman övündüğümüz vatanımızın üçüncü  sınıf muz ülkelerinin anlamsız reklam çalışmalarını yürüttüğü caddelerde tanıtılmaya çalışılması. Gelişmiş olduğunu iddia eden hic bir ülke bu tarz şeylere gerek duymaz. Duymamalı! çünkü onlar tanıtımlarını ayni caddelerde dünyanın kabul ettiği markalaşmış arabalarıyla, is dünyasında kullanılan teknolojik aletlerle yada farklı sektörlerdeki gelişmişlikleriyle yapmaktalar. New york sokaklarında eli bayraklı yürüyerek değil.
           Derken çağdaşlığıyla övünen bir gazeteye takılıyorum ana sayfada ülke gündemini oluşturabilecek büyük bir haber var “Oyuncuya utandıran dekolte yorumu!!” Hemen sağında ic çamaşırı defilelerindeki kazaları!! Bu mudur çağdaşlık! Bu mudur modernlik! Elit olmak ! Hemen üstündeki magazin sütunda podyumların son gözdesinin ask hayati! Neden önemlidir ki  bütün bunlar. Nasıl bir girdaba çekiliyor genç nesil! Simdi soruyorum size avrupya çağdaşlığı, modernliği ,müziği, kültürü hatta sabun kullanmayı bile öğreten atalarımızın kemikleri sızlamıyor mu sizce bu mudur avrupayi olmak bu mudur çağdaşlık bu mudur Atatürkçülük soruyorum …
                                                                                                     Mehmet SUNAY

14 Kasım 2014 Cuma

                   Yağmur ve Ihlamur


         Yağmuru seyrediyorum. Demlenmiştir herhalde ıhlamurum.Kokusu bile yetiyor içimi ısıtmaya Alıp götürüyor uzaklara
         Gözlerim pencerede şehre bakıyorum Aklımda şairlerin yorgun dizeleri.Ona soran yok halini Oysa kimleri niceleri gördü geçirdi bizler gibi..Nede hırçın ağaçlar Neler anlatıyor dinlemesini bilene
         Derken küçük bir çocuk takılıyor gözüme.Annesinin elini sımsıkı tutmuş , kim bilir hangi düşlerin peşinde.Az ilerisinde yaşlı bir teyze.Karşıdan karşıya geçmenin derdinde .Ah birde yardım eden olsa , hazır duaları dilinde ama nerdee
        Peki ya sürücülere ne demeli ?  Belli ki yormuş iş günü hepsini Gergin halleri trafiği bile kitledi Uzun uzun çekiyorum içime ıhlamurumun kokusunu.Yudumlarken sıcacık bardağımı , dalıyorum düşlere.
     Ne garip şey şu hayat ! Biraz şaka biraz gerçek acaba kaç nefes daha var yağmuru seyredecek ...
                                                                                                                     
                                                                                    Mehmet Sunay 

12 Kasım 2014 Çarşamba


             Mental Aritmetik Nedir ? Neden Önemlidir ?

              Mental Aritmetik 5-13 yaş arasındaki çocukların beyinsel gelişimlerini destekleyen konsantrasyon ve dikkat sorunlarının giderilmesine katkı sağlayan bir sistemdir.Aynı zamanda matematik dersine de destek olmaktadır.Bilindiği üzere kişinin fiziksel ve zihinsel gelişiminde bu yaş diliminin önemi büyüktür.
            Abaküs kullanımının ilk seviyeyi oluşturduğu bu sistem, beynin sağ ve sol loblarını çalıştırmakta hızlı düşünme ve pratik işlem yapma özelliğini ön plana çıkarmaktadır 
           Programın ilerleyen evrelerinde parmak ve kart  kullanımlarına geçilir Burada amaç,abaküsü görselleştirip beyne atmaktır .Ayrıca program ,saniyeler içerisinde  üç basamaklı sayıların çarpımı toplaması ve bölümü gibi matematiksel işlemleri kağıt kalem kullanmadan yaptırabilir hale gelirken matematiği sevdirmekte ve çocuklara özgüven aşılamaktadır.

   Mehmet Sunay

                     

Türk halk müziğinin usta yorumcusu ekranların başarılı  sunucusu ve mütevazı kişiliğiyle milyonların sevgisini  kazanmış,her kuşağa doku...